İnsan vücudu farklı hücrelerden oluşur. Hücreler birleşerek dokuları, onlar da birleşerek organları oluştururlar. Her organın hücre yapısı farklıdır. Hücreler vücudun verdiği görevlere göre çoğalırlar, görev süreleri bitince programlı bir şekilde yok olurlar. Ancak vücut görev vermemesine rağmen hücreler kontrolsüz ve vasıfsız çoğalmaya devam ederlerse köken aldıkları organda aşırı büyümeye yol açan dokular oluşmaya başlarlar. İşte bu dokulara Tümör denir.

Tümörler iyi huylu (benign=selim) ya da kötü huylu (malign=habis) karakterde olabilirler, işte bu habis karakterdeki tümörlere Kanser adı verilir. Kanserler ilk köken aldıkları organın adıyla anılırlar, mesela böbrekten köken aldıysa böbrek kanseri, prostattan köken aldıysa prostat kanseri gibi. Bütün kanserlerin biyolojik davranışları aynı değildir, bazıları daha yavaş seyirli, daha az saldırgan tabiatlı iken bazıları çok hızlı seyirli, çok saldırgan ve tehlikeli özelliğe sahiptir.

Ürolojik kanserlerin teşhisinde biyopsilerin ya da çıkarılan kanserli organların patolojik incelenmesi sonucu patoloji raporlarında daima “Grade” (derece) denen bir ifade kullanılır. Bu eğer “düşük grade” diye rapor edilmiş ise kanserin nispeten yavaş seyirli, az saldırgan olduğunu ifade ederken; “yüksek grade’li” şeklindeki ifade kanserin çok daha tehlikeli, hızlı ve saldırgan seyirli olduğu manasına gelir.

Ürolojik kanserlerin cerrahi tedavisinde ulaşılmak istenen 3 amaç vardır:

  1. Erken teşhis edilmiş (henüz köken aldığı organ içinde kalmış) hastalıkta ameliyat ile kanserden tam olarak arındırmak, yani: çıkarılan kanserli organın patolojik incelenmesinde “cerrahi sınırlar temiz (negatif)”olarak rapor edilmesi şeklinde ifade edilir.
  2. İleri dönemde teşhis edilmiş (köken aldığı organın dışına taşmış) hastalarda yaşam süresini uzatabilmek.
  3. Hastaların yaşam kalitesinin bozulmamasını sağlamak.